Powered By Blogger

10 Nisan 2010 Cumartesi

kaka - unlu uyumu


selamlar,

bugun nispeten kisa bir yazi yazacagim. zaten arada real-barca macina da bakiyorum, netten. anlayacaginiz; yaziya konsantrasyonum 60% civari. boyle dedim diye, sanmayin ki yazi kotu olacak; genelde, baska isler yaparken aldigim notlardan, dusunduklerimden olusmustur yazilarim. tamam itiraf diyorum, her turk insani gibi tuvalette iyi kafam calisir, iddia ediyorum oss tuvaletlerde yapilsa bir cok cocuk daha basarili olur. sebebi gayet basit; mide sinirlerden olusur, soylenenler hayatini tayin edenin bu sinav oldugunu gosterir ee dogal olarak stres olursun.

stes, adama kaka yaptirmak ister ve miden bozulur, en nihayetinde kakan gelir. bana cok oldu mesela. hangi biriyle ugrasacaksin, geometri sorusundaki ucgenle mi yoksa midendeki disari cikmak icin baski yapan kakan ile mi? soruyorum size? halbuki tuvallette olsan boyle bir sey dusunmeyeceksin, geometri sorusuna odaklanacaksin ve cozeceksin. belki de ustune zafer kakasi yapacaksin. neyse, suyu cok sevdigim icin dusta da iyi dusunurum, gozlerimi kaparim, suyun sesine bayilirim, kuvvetli tazik varsa kafama, dus ahizesi ile masaj yaparim, agzimda suyu biriktirip hizla yanaklarima bastirir, proff diye suyu fiskirtir, gulerim. bu arada o dus aparatinin adinin avize olmadigini oldukca gec ogrenenlerdenim ben. deli degilim (yok degilim, en azindan kesin bir tani yok:S) ama suyun akisina bakarim, dolambacli sekilde dus teknesini terk edisini seyrederim. hatta evet, tam tabiri sudur; ben suyla oynarim. annem bu huyumu bildigimden, al su cif'i de suyla oynarken kuveti de ovala der :? yatmadan once ise itinayla hayal kurarim, bokunu cikartip film bile cektigim olmustur eki eki .. bazen de yazabilecek anilarimi dusunurum. bu durumdan dolayi, yataga girisim ile uyumam arasindaki zaman pek uzundur. bu arada messi gol atti. ronaldo'nun yuzunde vallahi de billahi de kiskanclik ifadesi var, tv gosterdi.

unluler, herkesin gozu onunde olan kisilerdir. onlar da eski zamanlarda senin, benim gibi siradan insanlarken kimi hak ederek, kimi kismete, kimi paranin gucuyle, kimi baska yollarla unlu olmustur. yazarlar da boyledir, futbolcular da, aktrisler de, aktorler, sarkicilar, komik adamlar bile. cem yilmaz her gosterisinde "siradan vatandastan bahseder; ucuncu sahis aksaniyla ben, cem yilmaz'dan daha komigim.. bak.. " der, sonra kendi aksaniyla; hadi lan, cikin sahneye de gorelim diye de ekler. cem yilmaz, allah'i var komik adamdir. fakat, bence ondan daha komik siradan vatandas da mevcuttur ulkemizde. unlu degildir iste, taninmiyordur, olamaz mi?

kucuk unlu uyumu vardir ya dilimizde, o bir sekilde hayatimizda da vardir. kucuk organizsayonlarda dahi unlulerimiz sadece diger unlulerle konusur. yazimin bu kismini bana yazdiran ilhamin gelisi su sekilde olmustur. twitter'da takip ettigim bir kisi, nehir erdogan'in okumadim ama tahminimce "bugun, twitter cok sessiz" tweet'ine karsilik "twitter sessiz degil. siz, egonuzun siskinligi yuzunden az kisiyi takip ediyorsunuz da ondan" diyen sahisdir. bu arada nehir erdogan'i begenirim. peki, ne zamandan beri begenirim? boxer'daki, sonradan pisman oldugunu soyledigi, pek uzuldugu, cok agladigi! ama daha cok taninmasini saglayan pozlarini gordugumden beri :/ hatta bizzat gidip, o dergiyi almisligim da vardir.

kucuk unlu uyumu budur iste, twitter'da hesabi olan bir cok unlu az kisiyi takip eder, zaten takip ettikleri yine unlulerdir. ortaya az tweet yazarlar, genelde sms gibi birbirleri ile haberlesmek icin kulanirlar twitter'i. kucuk unlu uyumuna sen, ben uymayiz. kuzenim moda fotografcisi; basarili, nispeten de taninan biri. bir gun baktim beni takip etmekten vazgecmis, anladim ki kucuk unlu uyumunu bozmusum. ee peki, ben ne yaptim? gururumuz var, hemen unfollow. sordum; "manyak misin olm?" dedi.. o yapmamis, iyi inandik hade.. benim gibi ota, boka alinmak da pehk hos degildir tabi. neyse demek istedigim; unlulerimizin yazdiklari tweetlere, (genellikle) bir boka benzememelirini de dusunursek, pek sirinlikle cevap yazmayin ya da yazin bana ne amk? de ben yazmiyorum. bir kere demet evgar'a bir sey yazmistim, cevap gelmedi, guzel de bir seydi harbiden saftorik gibi cevap bekledim. nil karaibrahimgil'in (bu syad da bir garip lan, aha bi de kaan yakuphanogullarindan vardi.. bak.) de kartpostalina yorum yazmistim. varsin o cevap yazmasin, seviyorum ben onu ayrica o. pek tabi ki elinden geldigince cevap yazanlar da mevcuttur, istisnadir. kevin spacey'in bio'sunda ne yaziyor bir bakin, daha sonra da bizimkilerle bir karsilastirin.. 

evet, bir de buyuk unlu uyumumuz vardir ki; bu uyum, adindan da anlasilacagi gibi daha buyuk organizasyonlarinda unlulerimizin ortak calismasinin temsilidir. mesela, unlu biri yine unlu biri ile beraber olur. cok mutlu olurlar, seviyeli beraberlikleri olur. ve bu iliski, genelde isik hiziyla cok seviyesiz bir sekilde bitebilir. magazin programlarina gunlerce konu olur, iliskinin incigini cincigini, ulke olarak biliriz. bizim sade vatandas iliskileri oyle mi ya? biter, baslar, biter, baslar.. kimsenin haberi olmaz. "senin bir kiz vardi? sari bir sey, hep geliyordunuz hani?" diyen tekel bayiine, bitti abi o dersin..
hayirlisi ossun, ne vardi der? bi 35lik iki de efes.. bu kadar iste..

unlu, genelde baska bir unluden hamile kalir. ben, hic bir unlunun, unsuzden hamile kaldigini gormedim lan. hamilelik ve cocuk buyuk unlu uyumunun en kocaman ornegidir. cocuk da zaten unlu dogar, unlu buyur. sen, ben buyuk unlu uyumuna hic uymayiz, ee bizim dogacak cocuk da otomatikman bu uyumun disinda kalacagindan unsuz dogar. haa bi de unlulerin yancilari vardir; unlu namusait bir durumda ise, kameramana; "tukuruk sacarak, cekmesene bilaadeerr..." diye haykirirlar. yazimi bitiriyorum, kisa dedim de baya yazdim yine. hepinize iyi geceler dilerim. yasar'dan bela sevdan var ya, iste o sarkiyi dinliyorum. bu arada bir barda karsilasip, sohbet ettiydim bir kere yasar'la, yaa..

hoscakalin.

11.04.10

serhan.

Hiç yorum yok: