Powered By Blogger

17 Eylül 2010 Cuma

tehlikeli sular

hey,

nereden baslasam bilemiyorum. kafam cok karisik. "zaten senin kafan hep karisik; bu sebepten dolayi pek bir sey fark etmemistir.." dediginizi ve ehueheuhe diye sirittiginizi da duyar gibiyim. ayiptir yapmayin;) bilmiyorsunuz. su an, yazimi nasil yazacagimi bile bilemiyorum, aksi gibi de cok fena ekstrasistollerim var, biktim lan resmen. kanal d'de yayinlanan jean reno'nun dandik filmi "wasabi" de konsantrasyonumun (yumi devamli bagriyor.) icine etti. neyse arka fonda kalsin. hem jean reno; jean reno'dur. aslinda bayadir bakiyorum, cok da dandik film degilmis, seyredilir.

neyse gelelim konumuza; genelde yazilarim, kendi hayatimdan kesitlerdir, gercektirler. yasanmisliklari vardir ya da yasanacaklar listesindedirler. yazilarimda bahsi gecen kisileri gizler, onlara alakali/alaksiz isimler verebilirim. bloguma misafir ettigim kisilerin; "bazi zamanlar kizginlik, serzenis vs bazen ise sevdigimden dolayi" kulaklarini cinlatirim. sizler de iste, denk gelirseniz okursunuz. kendileri okurlarsa, onlardan bahsettigimi kolayca anlarlar. facebook'ta bir cok arkadasim var ama blogumu, cok kisinin takip ettigini dusunmuyorum. takipcilerimin bir cogu ise; ben onlarin blogunu takip ediyorum diye buradalar, biliyorum. yazdigim son iki cumleyi siktiriboktan hayatima da uyarlayabilirsiniz.


denizi ve suyu cok severim ama göl sevmem. e tabi deniz olmadigi zamanlarda; gollere deniz muamelisi yaptigim cok olmustur. göl; durgundur belki de bu yuzden sevmem. durgun, bayik insan da sevmem. en mutlu oldugum zamanlar; suda oldugum anlardir. "tehlikeli sularda yuzmek" diye bir deyim vardir ya; size bir sir vereyim mi? ben oralarda yuzmeyi sevdim. tehlikeli sular; bildiginiz deniz gibi degil. bambaska bir yer, orada yuzmek kiyi seridinde yuzmekten farkli, pek keyifli ve heyecanli. bu sayede; daha onceleri uzaktan gorebildigim/o nasil bir sey ola ki? diye ic cektigim guzellikleri yakindan gordum. dokunabileceklerime dokundum, sarilabileceklerime sarildim. ilk basta biraz tedirgindim ama sonra alistim. tehlikeli su, beni kalbul etmisti. uzunca bir sure bekledigimi biliyordu. belki tek tarafli bir yorum olacak ama onu gercekten hakettim. dikkatlice inceledim, kusursuzdu daha once gorduklerimden degisik, fantastikti. biliyor musunuz? onun gozleri var ve cok guzel, icinde de bir cok renk barindiriyor. tehlike'nin her milimetrekaresini kesfetme isteyim, beynimi fena mesgul ediyor.


nasil anlatsam? asagiya dogru akip gitmeniz icin; suyu sevmeniz/oksamaniz yeterli. puruzsuzce, su kaydiragindan kayarcasina.. o, sizi kendisine cekerken; " evet, bebegim.. daha derine.." diyorsunuz hep. tarifi; tahminimden de zormus. gece yaptigim son dalistan sonra karaya ciktim. problem yumagi yasamima geri dondum, her sey daha da anlamsiz geldi. peki simdi ben ne yapacagim? diye kendi kendime sordum ve su kaniya vardim; tehlikeli sularda yuzmenin bedeli, o'na fena halde baglanmak olmali..

huzunlendim, aklima takilan bir sey daha;
-acaba o da beni fotograftaki kadin gibi...?
-sacmalama seroo; hic su, insani ozler mi?
-...

hoscakalin.

16/09/10

serhan.

Hiç yorum yok: