Powered By Blogger

1 Eylül 2011 Perşembe

ayna adam

onun, buraya gelirken planları vardı. planlarının var olması demek, elbette ki bu planlarının hepsinin yürürlüğe girmesi demek değildi. zaten plan dediğimiz nedir ki? ufak bir etkiyle bile değişebilen, ertelenen hatta unutulan düşünce kümeleri, başka bir bok değil. geldiğinde, hiç vakit kaybetmeden ilk sıradaki planını devreye soktu. zaten bu hamle için önceki zamanlarda yeterli çalışmalarda bulunmuştu. o iyi bir aktördü. zekası yüksek, bazı konulardaki yaşanmışlar; kendisine yaşının üstünde bir olgunluk veriyordu. bu tecrübe ona asla tek bir plana bağlı kalmayacağını öğretmişti. o da aynen öyle yaptı, birinci planının yanında, ikinciyi, üçüncüyü, dördüncüyü ve hatta hiç hesapta olmayanları bile beraberinde yürüttü. hepsini aynı anda, sabırla. sonra eledi. kimini tamam, kimini natamam şekilde bıraktı. 


pek çok konuda haklı, haksız kafi miktarda -eleştiri, tenkit- işitmişti. insanın her konuda -çok iyi- olamayacağı gerçeğini öğrenmişti. kabullendi de, evet; hayat haklıydı. insan, her konuda aynı beceriye sahip olamazdı. ne kadar agresif olsa da; yıllar boyunca takım oyunu oynadığından, bu oyunu oynarken agresifliğini deve dışı bırakabiliyordu. en azından sabrını en üst seviyede tuttuğuna kimse itiraz edemezdi. takım oyununda bireysel yıldızlar da vardır. kimisi gerçekten yıldızdır, kimisi ise oynadığı takımdakilerin -yıldızı- olmuştur. bu ikisi birbirinden çok farklıdır. ikinci gruptakiler, kendilerini geliştirmek için ekstra çalışma yapmazlar, nasılsa gösterdiği performans hep yeterlidir. 


onlar, bütün takımın kendilerine uymalarını beklerler. gerekli olan takım şablonu hatta taktik değişikliklerinde; en çok etkilenenler yine onlardır. bu tür oyuncular; istediği ortamı bulamayınca ''mutsuz'' olurlar ve sonunda, başka bir takıma -ilk 11de oynama garantisi- ile transferlerini gerçekleştirirler. tabiri caiz ise topa sert girmeye korkarlar, sakatlanmaktan da çekinirler. maçlardan sonra, her zaman hasar tespitleri vardır. bir-iki gün sadece düz koşu yaparlar. zorlanmadan oynayabilecekleri yeni bir takıma -onların yıldızı- mertebesinde gitmeleri onlar için en iyisidir. -ben, bir yıldız değilim- düşüncesi akıllarında bir yerde kalsa da; her golde ona sarılan takım arkadaşları ona bu düşüncesini unutturabilirler. bu insanların geri tepkimeleri ise; çok çeşitli olur. genelde geri tepkimenin yansımaları bu hissin müsebbibine olur. o zaman, müsebbip; ayna adam kostümünü giyer ve karşınızda; ayna adam! çıkan faturaları, hasar raporlarını, serzenişleri, kimi zaman suçlamaları kısacası; yansımaları, giydiği aynadan kostümle havaya yansıtır işte. ayna adam duyar, kaydeder ama yoluna da devam eder.


kapıdan çıkar, ayna adam kostümünü çıkarır. bu arada; kostümlerini hep yanında taşır. ve aktör kostümünü giyer, mercury'nin dediği gibi; o kesinlikle bir 'great pretender'dır. çoğu zaman durum muhakemesini etraftakilerden daha hızlı yapabilir. iyi aktör olduğundan, -kötü aktörüm ben rolünü- de sorunsuz oynar. karşındakinin aşağı yukarı ne yapacağı bellidir. onun, herkesin üstünde amacı başka olabilir, bazen hiçbir amacı bile olmayabilir. ve o hisseder eğer; sekiz derse ve cevap sekiz ise o vakit, bu cevabın sahibi de oyuna dahildir. asıl ilgilendiği ise açık ara akıldır. alçak gönüllük yaparak insanları analiz etmek çok kolaydır. bunu devamlı yapar. en çok sevdiği; tek atışta hedefi vurmaktır, hem de en zor görüneni. bunun için bir çok iç ve dış etken bir araya gelmelidir. sabır ve şans dahil. doğru zman ve bam! peki ya hedef vurulursa? o zaman kişileştirme gerekecektir. sonuç bazen ayna adam için de şaşırtıcı olabilir. bazen derken dediğine göre, bu hiç olmamış.


ya olduysa? ayna adam tekrar ayna adam kostümünü giyer. yansımalar, tekrardan kostümünden yansır. yalnız bu son seferde; ayna adam'ın sol göğüs hizasında gelen yansımalar, yansımaz olmuştur. bunun farkına varması ise sol yanındaki, giderek artan sızı ile başlar. orada bir sorun söz konusudur. aksi gibi bütün yansımaların hedefi bellidir. ayna adam, sendelemeye başlasa da düşmemelidir. asla böyle olmamalıdır. bu saatte uyanık olmasının sebebi yoktur, sadece uyuyamıyordur. yansımaların sahibi ve içeriği yansımanın şiddetini belirleyen faktördür. ne olursa olsun, yansımanın aynı yeri ki burada sol göğüs, yansımaların sahibinin bilerek aynı yere hedef alma ihtimalinin yüksek olduğunu gösterir. ya aynı şeyleri hayatında, o da yapmaktadır, ya da kendisi de ayna adamla aynı durumdadır. yine de her zaman, her ortamdaki savunma kuralı; en kötüyü düşünmektir.


ve ayna adam; iki elini sol göğsüne bastırır. anlaşılacağı gibi amacı; yansımaların, tekrar yansıması sağlamak, içeri girmesini önlemektir. bunu yaparken; oradan acilen uzaklaşması gerektiği ise aklının bir köşesindedir. belli ki; ayna adam ve aktör adam bu sefer şaşırmıştır. şu anda daha önce de şaşırdım dese de -hiç bu kadar şaşırmadığını- o da bilmektedir. şimdi iki kostümü de askıdadır. o garip bir adamdır. bazı planları size anlattığı gibi olmayabilir belki de tam anlattığı gibidir. bunu bilmek zordur.


iyi sabahlar.


serhan.


01/09/11

Hiç yorum yok: