Powered By Blogger

2 Ocak 2012 Pazartesi

çarşı-pazar

merhaba;

bu çarşı-pazar taraftar gurubu bize zamanında; ''müşteri'' demişti, ''çekirdekçi'' de demişti di mi? bizler, seyircisiz maça bilet aldık, kaldırımları tribün yaptık, çekirdekleri de orada çitledik. hangi müşteri, böyle yaparmış? bir örnek verin de görelim. ee tabi sizin tribün liderleri, bedava biletler -sana geldi, bana gelmedi- diyerek birbirlerini vurdular, lakin sonrasında başkanınız; muhtemelen size de bedava bilet dağıtacağız diyerek, olaya el koyup, safları barıştırdı. olay ört-pas edildi.. hangimiz müşteriymişiz!? gerçi sizler müşteri bile olamazsınız ya; olsanız olsanız ''bedavacı'' olursunuz. 

bizler, kulübümüze maddi-manevi belki de dünyada eşi görülmemiş şekilde destek vererek, yöneticilerimizi, başkanımızı satmayarak ''en kötü gün buysa; bugün de Fenerbahçe!'' diyerek bu ezikçe koyduğunuz sıfatlara karşılık vermişizdir herhalde. Fenerbahçe, bu ülkenin en büyük sivil toplum örgütüdür. Fenerbahçe aşkı; bir çoğumuz için, pek çok ideolojinin üstündedir, belki de hepsinin. bu yüzden de sandıkta görüşürüz.. diyebiliyoruz. bu arada malum toplulukta, az sayıda da olsa, aklı selim olan kişiler, Fenerbahçe taraftarının hakkını teslim ettiler. bu güruha, içlerinden; ''bu durum Allah'tan bizim kulübün başına gelmemiş, gelseydi; kesin kapıya kilidi vurmuştuk!'' dedirttik mi? evet dedirttik.

bizler bunlarla uğraşırken, çarşı-pazar, başkanlarının, başbakanının annesinin rahmetli olduğu esnada yayınladığı -yalakavari- muasır medeniyetler temalı başsağlığı mesajı ile futbol takımının ''geçmiş olsun'' pankartını desteklemekle/alkışlamakla meşguldüler. unutmadan; -aklanın da gelin- söylemlerinden sonra, medyada ''Aziz Yıldırım'' yasası olarak lanse edilen ama bir tane Fenerbahçeli'nin bile tahliye olamadığı yasa sayesinde, henüz aklanmamış, mahkemeye dahi çıkmadan -tahliye olmuşları- bağırlarına bastılar, ki sonradan o malum duruşa layık olduğunu gösteren tayfur'u ve serdal adalı'yı metriste karşılamakla gündemde kaldılar. bizler onların tahliye olduğuna da sevindik. aslında biz olmasak nah! tahliye olurlardı ya, neyse! bütün bunları göz önünde bulundurarak;  biz de size ''esnaf'' diyoruz, elbetteki amiyane anlamıyla esnaf. 3 liralık malı, 5 liraya satan, zam olacağı duyumunu alıp, bütün malları depolara kaldıran, ihtiyacı olana ''yok'' diyen esnaf cinsinden.

Fenerbahçe'nin yenildiği hiçbir gün benim için hayatımın en mutlu günü olamaz. ileride çocuğum olursa veya evlenirsem, bu atraksiyon mümkünse Fenerbahçe galibiyeti öncesi veya sonrasında olsun. çocuğa bakıp, lan bu oğlan/kız doğduğunda da Fenerbahçe yenilmişti filan demeyeyim :)) Fenerbahçe yenilmiş/elenmiş diyelim ve ben de o gün evleneceğim. o düğün iptal olsun, gerçekten daha iyi. düşünsenize hasta galatasaraylı bir adamın 6-0 yenildikleri gün, bir oğlu/kızı olmuş. adam, çocuğa baktıkça o günü hatırlar be!? bizimki, böyle manyakça bir sevgi, tutku ve aşk. ne demiştiniz, bizim için ''müşteri'' mi? 

hee müşteri..

sevgiler.

serhan.

Hiç yorum yok: