Powered By Blogger

15 Mart 2012 Perşembe

ortaya karışık yazarım

Hello,

Gözüme bir şey kaçtı, üstü üste yıkadım ama çıkmadı bok yiyen ve evet, sonunda kaşıdım. Tahriş oldu gözüm, gözüm. İkinci gözümü size dedim, -ciğerim- gibi sevgi sözcüğü olarak. Zaten bu aralar kendimi; ‘ayakkabı kutusundaki bozuk et gibi hissediyorum..’ o ne lan, demeyin zira ben de bilmiyorum. Aslında bu cümleyi çaldım ben, arakladım, intihal yaptım. Tamam kafanız karışmadan bu paragrafta olmadı önümüzdeki paragrafta herşeyi toparlayacağım, sakin. Geçenlerde Mecidiyeköy’deydim, korsan 3-5 tane kitap aldım. Paranın üstü kalmasın diye, tarzım olmadığını bile bile ‘S*ktir et’ adlı kitabı da aldım. Ulan hep bu bakkalların yüzünden; çocukluktan beri, bize para üstü yerine çiklet, çikolata, gofreti dayadılar, sonuçta -küsurat gördüm müydü, yuvarlayan bir nesil- olarak yetiştik. 

Evet, mevzu bahis cümle, o salak kitaptan işte. Ayrıca, kendimi en son hissedeceğim şey, -ayakkabı kutusundaki bozuk ettir- herhalde. hem bizde bozuk et pek olmaz. Ekmeksiz yersin ama yine de o eti yersin. Yemezsen, beş kardeş gelir, sokağa çıkma yasağı konur, Atari bile kaldırılır, hiç olmadı joystick saklanır. bu yaşananlar tecrübeyle sabittir. Kısaca o eti yemek herkesin hayrınadır. Et kemiklerinden de çorba yapılır, atılmaz. Kimyasal bulyonlara on basar. Olmadı onlar makarna, sebze ile haşlanır, evdeki kalmış ekmekler de tencereye konur, mahalledeki köpeklere verilir. Belki kafamızı çok secdeye komadık ama aha da böyle yetiştik. Ee zaten yetişkinsen, harikulade bir ekonomiye sahip ülkemizde kilosunun 40 TL olduğu bir yiyeceği ya alamazsın ya da alır, mangala atar, afiyetle yersin.

Gördüğünüz gibi; S*ktir et adlı kitabı almayın, siktir edin bence eheuheu. Ya da alın amk bana ne?! Çevirmen de zıçmış olabilir tabi burada, belki de öyle bir deyim var. Orjinaline bakmak lazım da, ben heç bakmayacağım. Konuyu değiştiriyorum. ilaçları çarpı iki yaptım, mevsim değişiyor ya malum panik ataklar arttı. Hatta, bi’ yarım xanax daha çakayım, resmen çalışmıyor olum ilaçlar. Siz siz olun bu ilaçtan uzak durun. pis bağımlılık yapar, külfet. Kaldı ki yan etkileri daha ileride çıkacak. O da ilerisi olursa:S Oldu diyelim, amca oldum; ''Şu amcaya soralım, amca saat kaç? Saat kaçtı ehueu..  Şii, çocuklar şişe desenize.. git duvara işe heuehe.. Amca salyan akıyor ıyk, esprilerin de bok gibi.. Öyle deme lan! adam kafayı yemiş işte, yazık..'' Limitsiz smile kullanıyorum film indirirken, istisnasız kesiliyor, dünyanın parasını bayılıyoruz yine de olmuyor. Aradım hatlarımız eskiymiş, halbuki değişti buranın hatları. Tavuk mu zkiyonuz lan siz? Aklıma gelmişken, Lenovoların klavyeleri çok boktan. Ucuz mal tabi, G550. Yazarken atlıyor, atladığı gibi bazen de dünyanın cümlesini siliyor. Şirketteki de böyleydi. Almayın bu markayı. Adam gibi para biriktirin yoksa bekleyin biraz daha.  Burayı da tüketicinin erkan abi’si koşesine çevirdim yalnız.

Bazı insanlar vardır. Sana ihtiyaçları olduğunda basbas bağırırlar, feci davetkar olurlar ama keyifleri gıcır ise ortada görünmezler, görünseler de davetkar olmazlar. Ek olarak, onların davetine sokayım. Bu olayı şeye benzetiyorum, asansörde kalmış feryat figan bağıran ama normalde zorla selam veren, seni görmesine rağmen sokak kapısını tutmayan yavşak komşulara. Bırakın, o ibneler de kalsın asansörde. ekistra bir gıcıklığınız varsa, duyacakları şekilde -inşallah halatlar sağlamdır- da diyebilirsiniz. Güzel olur.

Eyvallah.
Serhan.

7 Mart 2012 Çarşamba

ilişki

şu anda okuduğunuz her kelimeyi, ben de şu an düşünüyorum, taze. oyun çıktı ilk bölümü geçtim. fena değil. ne oyunu? diye soran olursa, geçen bahsettiğim oyun. iyi oldu. eskiden olsa bu kadar sevinmezdim, zaten şimdi de sevinmiyorum, kafam çok dolu olduğundan ne bok yediğimi bilmiyorum. bu davranışın başka bir ismi var aslında ama genel olarak -sevinmek- diyelim biz. teaaa liseden funda mesaj atmış, bloguma denk gelmiş. vakit ayırıp cevap yazamadım ama yazacağım. evlenmiş, çocuğu olmuş. hayrını gör... yok lan başka bir şeydi. allah bağışlasın evet. hayrını gör ne be:))?!


hani beğendiğiniz kızı bir yere davet edersiniz de gelmez ya; gelmez gelmez eyvallah ama mesela çok yakın bir yere davet edersiniz, o yine gelmez. ama gelemem, inan çok özür dilerim... ilayda'nın bana çok ihtiyacı var, annem, babam hatta yengem vs diye sittin tane bahane uydurur. çünkü bir gün gelecektir. o bir günü korumak içindir, hep bu uyduruk bahaneler. allah belanı versin dersiniz içinizden. hak eder bence. daha sonra bakarsınız ki, birkaç tane zibidi ve cool görünümlü gerizekalı tiplerle ki bunlar; -yedi kere sekiz eksi sekiz sorusuna- anında cevap veremeyecek derecede IQsu düşük orospu çocuklarıdır. işte ne haltsa onlarla anasının damına gitmiştir, yeni gelmiştir. zira yine olsa, hemen yine gidebilir. dök benzini, ver çakmağı. böyle hatunları siktir edin olum. tersi de geçerlidir herhalde, bilmiyorum. kadında, erkeği manyak etsin diye yaratılmış olan -aslan burcu- bu boku hep yer. elinizi kana bulamaya inanın gerek yok. 


evet, yukarıda aslan burcu kadınının harikuladeliğinden bahsettim size. neyse önemli değil. geçti zaten. ayrıca kuzenim beni hiç tanımıyor lan. ne garip. ona da aynı şeyi söyledim zaten ben de bir yerden duymuştum. aslında her dediğimizi teorik olarak bir yerlerden duymuyor muyuz? ya da okumuyor muyuz? cevap evet. aslı vardı. onunla konuşmayalı da bir yıl oldu. ona da böyle sinir olmuştum. ilkokul arkadaşım aslında, neyse. kuzenime dedim ki, kuzenim kız; bak kızım, benzersizlik iyidir.. çeşit olur. sanatçı kesimden, kendisi bir moda fotoğrafçısı. arkadaşları sanat çevresinden kıl, tüy böyle biraz da marjinal tipler. ee bakıldığında kuzenim de öyle. aslında kıl ama; bana kıl değil ya da alıştım. marjinal bak, bana da marjinal. konuşmaya dönüyorum; ee sen böylesin, seçtiğin adam da aşağı yukarı seninle aynı. ikinizin de çenesi düşük diyelim konuşacaklarınız üç ayda biter lan.. dedim onayladı. hayret bir şeydi?! normalde onaylamazdı. bu tip ilişkisi olanlar; ilişkim niye yürümüyor? diye sorar. yürümez evladım, ilk başta aa ne güzel aynı şeylerden hoşlanıyoruz. dersiniz ama yok yavrum siz aslında aynısınız. insan kendinden sıkılıyor yeri geliyor. ben, benim aynım olan bir kadınla yapamam, eririz, biteriz zaten orası ayrı ;) o başka olaylarla ilgilensin, keza ben de. sonra bunları birbirimize hararetli hararetli anlatalım. konu bitmez, hep konuşacak bir şeyler olur. ne güzel di mi?


allah belasını versin bu gasteciler cemiyetinin. uzun uzun anlatamayacağım şimdi. bu hafta güzeldi. zamanı çekiştirip, geçen güne düğüm attık. eyvallah düğüm çözülür belki ama üst üste birkaç tane attık mı, sağlam olur. yani umarım olur. çok yoruldum ben saat de 6:50am oldu. off sıkıntı bastı zaten bu cümlelerin sonuca varacak takati de yok. yarın evet, bugün body yapmam lazım. 


görüşürüz.


serhan.

2 Mart 2012 Cuma

delikanlılık

hi there,


dün bir oyun indirdim, -adventure- tarzı dediklerimizden, hani böyle yerdeki ipi alıyorsun, önce masadaki konserve kutusunu boşaltıp, sonra bu ipi o kutuya bağlamaya çalışıyorsun zıınkkk olmuyor, sonra duvardaki çiviyi söküyorsun derken çekiçle konserve kutusunun iki tarafını delip, o soktuğumun ipini bir şekilde konserve kutusuna bağlayıp, iki kare önce geçtiğin kuyudan su çekip, o suyla nescafe üçü-bir arada filan yapıyorsun ya, öyle kaffa çalıştıran cinsten bir oyundu işte. ama ne oldu? indirmeden ''works perfectly'' yorumlarını okumama rağmen çok affedersiniz amına koyduğumun oyunu çalışmadı. yılmadım, .rar uzantılı olanını da indirdim o da çalışmadı. niye çalışmadı layyn bu oyun? o kaddar da heves etmiştim halbuki. herkese şapır şupur, bana niye hep yarabbi şükür? ek olarak yarın Gençler maçına da bilet yokmuş zaten. moral felağn kalmadı sevkili okur, akşama rakı mı içsem acaba?


şimdi ben 5 kasım tarihi itibari ile tam olarak 35 yaşında olacağım. ama 35 göstermiyorum, maks 30. zaten ben 25 iken de 20 gösterir, 16 iken 13. 13 iken; bakın burası çok önemli 9-10 gösterirdim. malumunuz 13 yaşındaki çocuklar ergenliğe adım atarken benim hiç öyle bir niyetim yoktu. ebeveynlerim bana çaktırmamaya çalışsa bile, evde genel olarak; ''eyvaahh bu herif büyümeyecek galiba'' kanısı hakimdi. 25'ten sonra büyüdüm. hani şimdi bakınca sağlam herif, koydum mu oturtur fikri kafalarda oluşuyor ya; heh yıllarca sınıfın en kısa boylusu ve tıfıl olanıydım olum ben. ama sonra işte vitamindi, balık yağı idi, sipordu derken büyüdüm. ''Thanks God'' diyoruz tabi burada. lakin o tıfıl halimle de pek kimseye eyvallahım olmazdı. onu da belirteyeyim.


neyse, diyeceğim şudur ku, delikanlılık mühimdir. bu olayın cüsse ile vesaire alakası yoktur, hele sopa yemekle hiç alakası yoktur. şimdiki genç kızlarımız bu durumu es geçse de önemini ileride anlarlar. bu arada sinir olduğum bir olay da; her anadolu çocuğu ülkemizde otomatikman delikanlı ilan edilir. böyle bir kaide yoktur, pekala istanbullu adamlar da gayet delikanlı kişiler olabilir. ayrıca çocuk zengin diye bazı ortamlarda, özellikle arkasından atıp tutarlar, bu işin maddi durum ile de bir alakası yoktur. heh nasıl anlaşılır bu durum derseniz? cevabi çok basit;


Rakı masasında anlaşılır :))


haydi eyvallah.


Serhan.