Powered By Blogger

29 Ağustos 2013 Perşembe

süper tipliler

hey,

içimde zerre kadar yazı yazma isteği yok. lakin o kadar sıkılmışım ki, zerreden daha küçük bir yazma isteğine yenildim. size bu sefer dünyadaki süper tiplileri anlatacağım. evet, dünyada süper tipliler var. süper tipliler, başka bir gezegenden yıllar önce gelmişler, dünyamızda çoğalmışlar. ayrıca dünyalılarla neslini devam etme yeteneğine sahip olan süper tipliler, dünyalılara göre dominant olan kromozomlarını, tam dört nesil sonrasına kadar taşıyabilirler. e sayıca azlar, nesillerini devam ettirmeleri işte bu kromozomların gücünde saklı. yalnız, dördüncü nesilde, süper tiplilerin özelliklerinin üzerine çok fazla dünyalı kromozomu biniyor; dominantlık, resesifliğe doğru kayıyor. dünyada, süper tipli olduğunu bilmeden ölenler bile var. kısaca; süper tiplilerin nesillerini devam ettirmeleri için, dört nesil sürecinde bir süper tipliyi, diğer bir süper tiplinin bulması gerekmektedir. yoksa sonraki nesilde (çocuklarında) bu özellikler tamimiyle kayboluyor ve çocuk sıradan bir dünyalı olarak doğuyor. süper tipliler, bu konuda hassas olabilirler.

süper tipli, neslinin son temsilcisi değil ise, kimse ona eş seçiminde karışamaz. son temsilci ise, ahiretteki süper tipliler devreye girebilirler ve dünyadaki diğer süper tiplileri birbirleriyle garip tesadüflerle/olaylarla karşılaştırırlar, en azından denerler ki nesil kaybolmasın. zaten işin en zor yanı, karşılaşabilmeleridir. sonrası onlara kalmıştır. dünyada nüfus, hızla artıyor ve süper tipliler de dünyalılar gibi ışıltıdan, kariyerden, maddiyattan, şaşadan ve/veya aşırı ilgiden etkileniyor. çok sevilmesi halinde de bir takım sıkıntılar doğuyor. çok uzun seneler önce, süper tiplilerin gezegeninde bir patlama oluyor ve sadece gençler ve çocuklar dünyaya gelebilip, kurtulabiliyor. yaşlı olanlar orada kalıp, maalesef ki yok oluyorlar. her süper tiplinin içinde açıklayamadığı hüznün kaynağı işte bu trajedidir. işte bu yüzden; süper tipliler, başkalarını kendilerinden önce düşünürler. belki yine aynı sebepten, derinliklerinden gelen, ''yapma'' sesine kulak asmadan sırf seviliyorlar diye, hayatlarını başkaları uğruna feda ederler. yalnız; süper tipliler eğer birbirleri ile karşılaşırlarsa, aradaki çekim, bütün bağları kırabilir, son nesilden olanı bulmak için yollanan süper tipli, son nesildeki süper tipliyi gün yüzüne çıkarmakla yükümlüdür. işte o, gün yüzüne çıkan süper tipli, bir daha asla eskisi gibi olmaz. hiç aklında yokken; yeni bir süper tipli dünyaya getirmek ister. dünyası alt üst olur. kaldı ki, ataları bu dünyadan da değildir.

süper tipliler arasında öyle bir çekim olur ki, bunu kesinlikle bir süper tipliden dinlemeniz lazım. dünyada az da olsa süper tipliler yaşamaktadır. birbirlerini bulmaları ise artık çok zordur :( süper tipliler genelde; hüzünlü olur, sol ve sağ ellerini iyi kullanırlar. yalnız kalmaktan hoşlanırlar. darbelere mukavimdirler. dünyalılardan, özellikle psikolojik açıdan daha üstündürler, yaratıcıdırlar. hisleri, tesadüflerin önüne geçecek derecedir. süper tiplilerin fiziksel özellikleri değişkenlik gösterir yalnız bazı detayları öyle güzeldir ki, insan; bu nasıl bir mükemmelliktir? demekten kendini alamaz. 

Belki, siz de bir süper tiplisinizdir, kim bilir?
bilim kurgu masalı oldu bu.

hadi eyvallah.

Serhan.

10 Ağustos 2013 Cumartesi

kusmuk

selam,

hayatımda çok sağlam dayaklar yedim. ilk sırayı Türk polisi, ikinciyi Rus polisinden yediklerim alır. iki teşkilat da inanın birbirlerine çok benziyor. aynı acımasızlıkla vuruyorlar. neyse geçelim bu konuyu. beni tanıyanlar, fiziksel acılardan çok, psikolojik olanlardan etkilendiğimi bilirler. şimdi siz; ne oldu, ne bitti de böyle bir yazı yazmaya başladım diye düşünüyorsunuzdur. bugün, bazı duymak istemediklerimle karşılaştım ki onlar gerçek; bütün gün salakça oraya-buraya koşup durdum. zihnen koştum. yoksa, bedenen oturuyordum hatta kıpırdayamıyordum bile. insan zihniyle de koşabiliyormuş. enteresan.

sonra zihnimle kustum. duyduklarımdan sonra belki de zihnimin midesi bulanmıştı. her yere kustum. kusmuklarımın içinde ayağa kalkmaya çalışırken, insanlar sanki beni seyrediyordu -yine düşmüş salak- diyorlardı, hatta birkaç tanesi gülüyordu. öyle kaygan kusmuştum ki; ayakta duramıyordum. bi' dursam, o gülenlerin anasını sikecektim. geçmişte, tutunmayı bıraktığım ve beni tutmayı bırakan çok insan vardı, bugün onlar aklıma geldi. hiçbirine gerek yoktu ya artık. nasılsa ona tutunuyorum diye düşünüyordum. ama o, beklenmedik bir anda geri adım attı. ben ileri gittim, bu sefer; o yana çekildi, düştüm işte. bu kadar kolayca. ben, anlattıklarımı yaşadıktan sonra, geldi ve bana elini uzattı...

elim kusmuklu be çocuk. 
ben, şimdi senin o elini nasıl tutayım? şu an; tek isteğim, tımarhanedekileri yıkadıkları gibi beni de tazyikli suyla yıkamaları. kulağıma pamuk tıkasınlar ama, kulak ağrsını hiç sevmem. çocukken çok ağrırdı da.

bu kadar.
serhan.

bu da şarkı;